Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik

Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik

Genel Bilgiler ve Kapsam

19 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik”, özel sektörde ayakta teşhis ve tedavi hizmeti veren sağlık kuruluşlarının kuruluş, işleyiş ve denetimine ilişkin esasları kapsamlı şekilde düzenlemektedir. Bu Yönetmelik ile tıp merkezleri, poliklinikler, fizik tedavi ve rehabilitasyon müesseseleri ile muayenehaneler yönetmelik kapsamına alınmıştır. Yönetmeliğin amacı, etkin, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunumunu sağlamak üzere bu kuruluşların hizmet, teknoloji, tesis ve personel standartlarını belirlemek; bunların planlanması, açılması, faaliyeti, kapatılması ve denetlenmesine dair usul ve esasları ortaya koymaktır

Bu yeni düzenleme, 15 Şubat 2008 tarihli ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış önceki Yönetmeliği yürürlükten kaldırmış olup, güncel ihtiyaçlar ve sağlık politikaları doğrultusunda önemli yenilikler ve değişiklikler getirmiştir. Yönetmelik, Sağlık Bakanlığı’nın planlama ve denetim rolünü güçlendirmekte, sağlık kuruluşlarının uyması gereken asgari standartları güncellemekte ve önceki mevzuata kıyasla pek çok yeni hüküm içermektedir.

Planlama ve Ön İzin Süreci

Yeni Yönetmelikle, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık kuruluşlarını planlama yetkisi belirgin şekilde vurgulanmıştır. Bakanlık; demografik yapı, epidemiyolojik özellikler, sağlık insan gücü ve teknolojik kapasite gibi kriterleri dikkate alarak ülke genelinde kamu ve özel sektörü kapsayan bir planlama yapacaktır. Bu planlama çerçevesinde hangi bölgelerde, ne tür ve kapasitede özel sağlık kuruluşlarına ihtiyaç olduğu belirlenecek ve her yıl kamuoyuna ilan edilecektir.

Planlama sürecine paralel olarak, özel sağlık kuruluşu açmak isteyenlerin “ön izin” alması zorunlu hale getirilmiştir. Tıp merkezi, poliklinik veya müessese açılmadan önce mutlaka Bakanlık’tan ön izin alınacak; bu izin için gerekli belgeler (mimari projeler, kadro planlaması vb.) il sağlık müdürlüğü aracılığıyla Bakanlığa sunulacaktır. Bakanlık, ön izin başvurularını en geç 30 gün içinde inceleyip sonuçlandıracak ve uygun görülürse ön izin belgesi düzenleyecektir. Ön izin almadan inşaata veya tadilata başlanması yasaklanmış, ayrıca ön izin alındıktan sonra projede değişiklik yapılmak istenirse bunun da yeniden Bakanlığın onayına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeler, önceki uygulamalarda da var olan planlama-ilke ve izin mekanizmalarını daha da netleştirmekte ve yaptırıma bağlamaktadır.

Yeni Yönetmelik, ön izin sürecinin devrine izin vermemekle birlikte, deprem riski veya benzeri gerekçelerle taşınma amaçlı alınan ön izinlerin belirli şartlarla yeni sahibine aktarılabileceğini de hükme bağlamıştır. Ön izin alan yatırımcıların, tıp merkezleri için en geç 2 yıl, poliklinik ve müesseseler için 1 yıl içinde inşa ve hazırlık süreçlerini tamamlayıp Bakanlıktan ruhsat almaları zorunludur; aksi takdirde ön izinleri iptal edilecektir. Bu zaman sınırlaması, planlamada verilen izinlerin süresiz bekletilmesini önleyerek kaynakların aktif kullanılmasını sağlamaktadır.

Ruhsatlandırma süreci de ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Ön izin sonrası tamamlanan kuruluş, gerekli belgelerle il sağlık müdürlüğüne ruhsat başvurusu yapacak; dosya uygun bulunursa Bakanlık, görevlendireceği teknik inceleme ekibi ile yerinde denetim yaparak kuruluşun mevzuata uygunluğunu raporlayacaktır. Uygun bulunan kuruluşa Bakanlıkça ruhsat belgesi düzenlenir. Başvuru sürecinde veya yerinde incelemede eksiklik tespit edilirse bunların giderilmesi için başvuru sahibine bildirim yapılacak ve düzeltme sonrası süreç tamamlanacaktır. Ayrıca, başvuru sahibine ruhsat işlemine karşı 30 gün içinde Bakanlığa itiraz hakkı tanınmıştır.

Sağlık Kuruluşu Türleri ve Personel Standartları

Yönetmelik, kapsamındaki özel sağlık kuruluşlarını tıp merkezi, poliklinik, müessese (fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi) ve muayenehane olarak tanımlamıştır. Bu kuruluşların asgari personel ve fiziki koşulları netleştirilmiştir. Tıp merkezi, en az iki farklı uzmanlık dalında olmak üzere, en az 5 uzman tabip kadrosuyla açılabilir. Poliklinik ise en az 2, en çok 4 tabip kadrosu ile faaliyet gösterebilir. Bu sayısal kriterler, önceki düzenlemeye göre önemli bir değişiklik içermektedir. Önceki Yönetmelikte tıp merkezi için öngörülen tabip sayısı daha yüksekti (önceden 10 uzman hekim kadrosu şartı aranabildiği bilinmektedir) ve poliklinikler için en fazla 2 veya 3 hekim öngörülmekteydi. Yeni Yönetmelik, tıp merkezi kurulumunu kolaylaştırmak amacıyla asgari hekim sayısını makul bir seviyede tutmuş (5 uzman) ve poliklinikler için üst sınırı 4 hekime çıkararak daha esnek bir yapı getirmiştir. Böylece, daha küçük ölçekli merkezlerin faaliyetine imkan tanınmakta, ancak belirli büyüklüğü aşan merkezlerin “tıp merkezi” statüsüne geçmesi zorunlu kılınmaktadır.

Müessese olarak tanımlanan fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinde ise asgari bir fiziyatri uzmanının çalışması yeterlidir. Muayenehaneler tek tabip tarafından açılan en küçük birimlerdir ve bunlar için de Yönetmelik eklerinde belirlenen asgari fiziki koşullar geçerlidir.

Yönetmelik, sağlık kuruluşu binaları için güvenlik standartlarını da güncellemiştir. **Tıp merkezi, poliklinik ve müessese binalarında ilgili mevzuata uygun deprem dayanıklılık raporu ile itfaiye (yangın güvenliği) raporunun bulunması zorunlu tutulmuştur. Bu hüküm, özellikle son yıllarda yaşanan deprem tehlikelerine karşı sağlık kuruluşlarının güvenli binalarda faaliyet göstermesini sağlamaya yöneliktir. Önceden de binaların teknik uygunluğu aranmakla birlikte, yeni düzenlemede deprem yönetmeliğine vurgu yapılarak bu konuya özel önem atfedilmiştir. Hatta, **mevcut binasının 2018 Deprem Yönetmeliği’ne göre riskli olduğunu belgeleyen poliklinik, tıp merkezi gibi kuruluşlara, Bakanlık planlama kriterlerine uygun olması kaydıyla bir defaya mahsus başka bir ile taşınma izni verilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu yenilik, deprem riski altındaki bölgelerdeki özel sağlık kuruluşlarının daha güvenli illere taşınabilmesine imkan tanımaktadır (muayenehaneler bu kapsama dahil değildir).

Ayrıca, sağlık kuruluşu içinde başka bir amaçla işyeri bulunamayacağı ve sağlık kuruluşu alanlarının üçüncü kişilere farklı amaçlarla kiralanamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Böylece, örneğin bir tıp merkezi binasında sağlık hizmeti dışı ticari faaliyete izin verilmemektedir. Bu kural, önceki yönetmelikte de benzer şekilde vardı; yeni metinle hüküm netleştirilerek devam ettirilmiştir.

Mülkiyet ve İdari Yapıya İlişkin Hükümler

Yönetmelik, özel sağlık kuruluşlarının kimler tarafından açılıp işletilebileceğini ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Tıp merkezi açma yetkisi, yalnızca mesleğini serbest icra etme hak ve yetkisi olan tabiplere tanınmıştır; birden fazla tabip veya tabip-diș tabibi ortaklığı şeklinde de tıp merkezi kurulabilir. Eğer bir tüzel kişi (şirket) tıp merkezi açacaksa, bu tüzel kişinin en az %51 hissesinin tabip ve diş tabibi ortaklarına ait olması zorunludur. Bu hüküm, önceki yönetmelikte de var olan bir prensibi (çoğunluk hissesi hekime ait olma şartını) aynen devam ettirmekte ve netleştirmektedir. Poliklinikler ise en az iki tabip tarafından ortak olarak açılabilir; tek bir hekim, yanında başka hekim çalıştırsa dahi “poliklinik” ruhsatı alamaz, bu durumda muayenehane kapsamında değerlendirilir. Dolayısıyla yeni düzenleme, polikliniğin bir ortaklık şeklinde kurulmasını şart koşarak, en az iki hekim ortaklığını poliklinik tanımının gereği haline getirmiştir. Müessese (fizik tedavi merkezi) ise ilgili uzmanlık dalına sahip tabiplerce açılabilir (örn. fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı).

Sağlık kuruluşlarının sahiplik yapısında meydana gelebilecek değişiklikler ve bu değişikliklerin bildirilmesi de hükme bağlanmıştır. Özel bir şirketin ortaklık yapısı değişirse, bu değişikliğin en geç bir ay içinde il sağlık müdürlüğüne bildirilmesi zorunludur. Bu, hisse devri veya ortak eklenmesi gibi durumların idarenin bilgisinde olmasını sağlar.

Ayrıca, belirli suçlardan hüküm giymiş veya kamu görevinden yasaklanmış kişilerin özel sağlık kuruluşu açmaları veya ortak olmaları yasaklanmıştır. Özellikle 1219 sayılı Kanun’un 28 inci maddesinde sayılan suçları işlemiş olanlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan mahkum olmuş gerçek kişiler ve bu kişilerin ortak olduğu şirketler, tıp merkezi, poliklinik veya müessese açamaz; ruhsat devralamaz ve mevcut bir işletmeye ortak olamaz. Bu açık yasak, önceki düzenlemede bu kadar net olarak ifade edilmemişti ve yeni Yönetmelikle birlikte getirilmiş önemli bir kuraldır. Bu sayede, meslek onuruna veya hasta güvenliğine aykırı ağır suçları olan kişilerin sağlık sektörü işletmeciliğinden men edilmesi amaçlanmaktadır.

Yönetmelik, sağlık kuruluşu ruhsatı iptal edilen kişi ve kurumlara da 5 yıl süreyle yeni ruhsat verilmeyeceğini hükme bağlamıştır.

Resmi Gazetedeki  Linki

Paylaş
Yükleniyor...